25 Mayıs 2012 Cuma

Garip Düşünceler

Uzun süredir yazmıyordum farkındayım. Yazasım geliyor ama ilham gelmiyor, ilham geliyor yazasım gelmiyor derken ikisinin bir arada geldiğine ancak rastladım. :D

Bugün ki garip düşüncem şu: Bilim baştan sona varsayımlardan oluşuyor. Bunu düşünmeme sebep olan şey bir arkadaşımın virgülden sonra 4 haneli bir kütleden bahsetmesiydi. O öyle bir kütle değeri söyleyince sayıların ve kütle denen şeyin ne kadar alakasız kavramlar olduğunu fark ettim. Sayı öyle saçmaydı ki birden nasıl kütle nasıl böyle saçma bir sayıyla gösterilebilir ki diye daldım gittim. Sayı insanların oluşturduğu bir varsayımdır, hani 1'i işaret parmağımızla gösteririz ya, işte sayılar oradan geliyor. Ne alaka bre demeyin. Önce eşleştirmek için elimizde olan ilk şeyi kullanmışız, elimizde olan ilk şeyse parmaklarımız. Neden onluk sayı sistemini kullanıyoruz sanıyorsunuz. Sayın parmaklarınızı, bakın bakalım kaç çıkacak, dna'nızın farklı olmasından kaynaklanan bir sorun yoksa 10 çıkmalı...

İnsanlar onluk sistemi kullanmaya parmaklarının sayısıyla karar vermişler. Sonra sayıların kalanına da isim vermişler iyi güzel âlâ hoş da bir süre sonra gelişen matematik yeni sayılar çıkarmış piyasaya, mesela pi, mesela e, mesela fi. Bunun gibi bir çok sayıyı bizim bildiğimiz onluk sistemin sayılarıyla göstermek zordur. Virgülden sonraki basamaklar gider de gider. İşte burada biz insanlar neden mükemmel sayılar varken elindeki parmaklardan sayı oluşturmuştur sorusu geliyor aklıma veya yaratılan bizlerin ve yaratanın sayıları nasıl bu kadar farklı. Hani dedim ya bilim baştan sona varsayımdır diye. Biz onluk sistem yerine yaratanın sayı sistemini keşfedip kullanmaya kalksak böyle virgüle ve virgülden sonra sayılara ihtiyacımız olurmuydu acaba, ve daha ilginci o sayılarla parmaklarımızı saydığımız gibi sayabilir miydik?

Bu tip bir düşünceyi bilgisayarlar için de düşünürüm arada. Bilgisayar sistemleri ikilik sayı sistemini kullanır, çok fazla veriyi göstermek ve anlamlı veriler oluşturabilmek için ikinin katı olan sekizlik ve onaltılık sayı sistemleri kullanılır. Çünkü elektronik cihazlar ikili mantık elemanlarından oluşur, elektrik geçiyormu geçmiyor mu veya elektrik var mı yok mu şeklinde. Neden ikilik dışında bir elektronik devre tasarlanamasın, neden insan beyni gibi karmaşık bir cihaz yapılamasın gibi sorular gelir aklıma. O tür sistemleri nasıl geliştirebiliriz diye düşündüğüm olur.

Benzer bir sistem de protein sentezinde var, Orada ise üçlü diziler ve dört tane nükleotit kullanılır. Beş tane de ikisi birbirinin yerine kullanılıyor. Yani dört sayı var ve bu dört sayı üçlü üçlü dizilip aminoasitleri ve sentez başlama ve bitişini belirtiyor.

Neyse fazla uzatmayayım bu düşünceyi yoksa ucunu alamayacağım. Bilim varsayımlardan oluşur ve bu varsayımlar yeni varsayımları oluşturur. Her bilim adamı varsayımlar sonucu bir yargıyı paylaşır ve bu varsayımların sonucunu kaynak alan başka bir bilim adamı kendi varsayımlarını da ekleyerek yeni bir sonuca varır. Bu iş böyle bir döngü halinde gider de gider işte.

Arada böyle düşüncelere dalıp gidiyorum işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder