5 Kasım 2010 Cuma

Eskiden hayat daha mı güzelmiş ne!

Eskiden hayat daha mı güzelmiş ne!

Bugün öylesine bir şeyler düşünürken aklıma bazı hikayeler geldi. Hani padişah kıyafet değiştirip halkın arasına girer dert dinler ama kimse çakmaz falan filan. Bu tür hikayeler. Eski zamanı düşünüyorum da evet padişahın kılık değiştirip halkın arasına sızması çok kolay bir şey. Hani denir ya "Eskiden xxxxx mi vardı canım" diye. Eskiden resim mi vardı canım. Halktan biri nereden bilsin padişahın yüzünü hiç görmemişse. Padişah çıkarır üzerindekileri bir çul giyer çıkar halkın arasına fukara gibi. Halkta onu "yazık fukaradır koruyalım" diye bağrına basar. Ama bir yandan da şikayetlerini bir padişaha söylemektense bir fukaraya söylemeyi tercih ederler. Neden? Çünkü makam sahibi kişilere karşı makamı düşük olan veya hiç olmayanın söz söylemesi zordur. Neyse halk fukara zannettiği padişaha derdini anlatınca padişah elbiseyi değiştirip fukaralıktan padişahlığa terfi edince halkın derdini bilir ve o derde uygun bir
çözüm düşünülüp uygulanabilir.

Gel gelelim zamanımıza. Efendim öyle bir zamandayız ki artık yetkililerin sadece adını değil şeceresini bilir hale geldik. Eskiden padişah huzuruna çıkmadan padişahın yüzünü görüp tanımadıktan sonra padişahın yüzünü dahi bilmez iken şuanda başbakanın suratına karikatür bile çiziliyor. Yani herkes yöneticileri tanıyor.

Şimdi gel gelelim halkın sorunları meselesine: Ne demiştik 2. paragrafta? Padişah fukara gibi giyinip halkın sorununu kendisi kendi öz kulaklarıyla duyuyordu değil mi? Zamanımıza gelelim. Şimdi başbakan(şimdi niye başbakan demeyin! Bilmiyorum niye başbakanı örnek verdiğimi) değiştirse değiştirse ne kadar kılık değiştirebilir ki tanınmamak için? Tiyatrolarda Nejat Uygur aynı anda iki rolü oynayınca biz onun Nejat Uygur olduğunu anlamıyor muyuz? Tabi ki anlıyoruz. O halde başbakan ne kadar zorlarsa zorlasın halk tarafından tanınmayacak hale gelemez! Ne olur bu durumda? Derdi halktan kendi öz kulaklarıyla dinleyemez. Kimden dinler peki dertleri
bu başbakan? Dert yanabildiğimiz yöneticilerden kulaktan kulağa duyar. Hepimiz oynamışızdır kulaktan kulağa oyununu. Ne olur o oyunda? "Ahmet bisiklet sürüyor" diye giren cümle "Ayşe ip atlıyor" olur. Bu durumda halkın derdi nere başbakanın öğrendiği dert nere!

Şimdi anladın mı başlığın neden öyle olduğunu?